Çocuk ve Ergenlerde Travma

Çocuk ve Ergenlerde Travma

Stres Bozukluğu (TSSB)

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), yaşamı tehdit eden bir olaya maruz kalma ya da tanıklık etme ile birlikte korku, çaresizlik, dehşete düşme gibi deneyimler sonucu ortaya çıkan, olayı yeniden yaşama, travmayı hatırlatacak her şeyden kaçınma, hatırlandığında da tepkisiz kalma ya da aşırı tepki vererek kaygı düzeyinde artma görülen bir stres bozukluğudur.

Çocukluk çağında görülen travmatik yaşantılarda çaresizlik, dehşete kapılma ve korku yerine huzursuzluk, tepkisellik, anlamsız ve yerinde olmayan, kendisinden beklenmeyen davranışlar şeklinde görülebilir. Olayın detayları kabuslarla kendini gösterebileceği gibi tam anlaşılmayan karmaşık ve tuhaf rüyalar ile de yaşanabilir. Yine olayın bazı kısımlarını hatırlayamama gibi hafıza boşlukları görülebilir.

TSSB’ si olan çocuk ve ergenler olayı hatırlatan duygu, düşünce ve davranışlardan bilinçli olarak kaçmaya başladıkça sosyal çekilme görülebilir ve okul başarısını düşürecek kadar etkin hale gelebilir. Daha önce başarılı olduğu aktivitelerde düşme, yeni aktivite kazanmada isteksizlik ve gerici, rahatsız edici düşüncelerle uğraşı sonucu aşırı öfkeli, tepkisel davranışlar sergileyebilir. Parmak emme, yeni tikler geliştirme, altına kaçırma, tırnak yeme, yabancılara aşrı tepki verme ya da kaçma gibi güvende hissetmeme davranışları görülebilir.

Uyku bozuklukları, gece terörü, uykuda yürüme, karanlık korkusu, her şeye irkilme, gergin, dikkati toplayamama sık görülen belirtilerdir.

Tek ve birden gelişen travmaya bağlı yeniden olayı yaşantılama aşırı uyarılmışlık, hatırlatıcı durumlardan kaçınma görülürken çoklu ve sistematik uzun süreli travmalarda kendini ifade etmede güçlük, duygularını yaşamada kısıtlılık, çevreden kopma, çökkün ruh hali genelde üzüntülü bir görünüm kazanır.

TSSB gelişebilecek travmalar arasında fiziksel ve psikolojik şiddet, cinsel istismar, taciz, tecavüz, deprem, sel gibi doğal afetler, trafik kazası, terör, ani ebeveyn kaybı, saldırıya uğrama, kaçırılma, kaybolma, zorlu ameliyat, ya da korku uyandıracak olaylara şahit olma örnek verilebilir.

Çocuk ve ergenlerin yapılan bir araştırmada 18 yaşına kadar %40’ının TSSB geliştirecek kadar önemli travmatik olayla karşı karşıya kaldığı saptanmıştır. Travmanın büyüklüğü ile hastalığın belirtileri her zaman parelellik göstermese de fiziksel ve psikolojik şiddetin, can güvenliğini tehdit eden olayların TSSB’ye sıklıkla yol açtığı bilinmektedir.

Çocuklarda görülen davranım bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu geliştirmeye daha yatkın, aile içi ilişkilerin zayıf ve şiddet içeren bir ortam olması ise yine TSSB yatkınlığı için önemli faktörlerdir.

TSSB’nin uzun sürede gidişatı çevresel faktörler, çocuğun kişilik özellikleri ve stresle baş etme mekanizmalarının etkinliği travmanın ağırlığı ile ilişkilidir. Ailenin çocukla iletişimi ve soruna çözüm bulma yolları çocuğun ruh sağlığını korumasında etkili olacaktır. Toplumun da olaya bakışı, sivil toplum örgütlerinin olaya yaklaşımı ve desteği uzun sürede gelişecek olumsuz sonuçlara karşı engelleyici bir güç olacaktır.

TSSB’nin tedavisinde ise psikolojik desteğin uygun terapi yöntemleri ile yerinde ve hızlı müdahalede kronikleşmeden olumlu sonuçlar alındığı bilinmektedir. Ailenin duyarlılığının terapist-aile işbirliği ile çocuğun veya ergenin travmayı aşmasında çok önemli bir etken olduğu unutulmamalıdır.

TSSB’de hızlı göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme yani EMDR TERAPİSİ çok hızlı ve kalıcı tedavi için günümüzde sık kullanılan bir psikoterapi olarak yerini almıştır.

Yaşanılmış olumsuz anılar ve travmatik olaylar beynimizin korku-kaygı merkezinde parçalı işlenmemiş şekilde olumsuz hisler, olumsuz duygular ve hoş olmayan bedensel duyumlarla (çarpıntı, titreme, terleme, ağrı, uyuşma, bulantı, kusma, kasılma, dona kalma vs..) sürekli tetiklenip tekrarlayan yeni olaylarla kısır döngüye girmektedir. EMDR ile bu olumsuz anı ağının tekrardan işlenip duyarsızlaşmasıyla geçmişteki olayların stresi kaldırılırken ileride yaşanacak olaylara karşı güçlü, koruyucu bir baş etme mekanizması geliştirilmiş olacaktır.

Psikiyatrist Uzman Dr. Zengibar Özarslan

Bu gönderiyi paylaş