Depresif Duygularla Başa Çıkmak
Depresif duygular dayanılması en zor olanlardır. Kaygılı ya da öfkeli olmayı, üzgün olmaya tercih ederiz. Hatta çoğumuz üzgün olmaktan korktuğumuz için kaygı ve/ya öfke kontrol problemleri yaşarız. Üzüntü şekil değiştirip diğer duygularla maskelenir. Bir farenin çemberinde döner gibi aynı problemleri tekrar tekrar yaşarız. Tam bir sorunu çözdük ve düze çıktık derken başka bir sorun yumağı içinde kendimizi buluruz. Belki de açmak istediğimiz kilidin anahtarını yanlış yerde aradığımızdan bir türlü çıkış yolunu bulamıyoruzdur.
Zihnimizin içinde, en derinlerdeki karanlık labirentlerde, sarp kayalıklarda dolaşmaktan korktuğumuz için, kendimizi güvenli bir alana hapsederiz. Bu çok anlaşılır bir korkudur. Çünkü uçurumun kenarında yürüyebilmek için bir güvenlik kemerine ihtiyaç duyarız. Aslında hepimizde vardır bu kemer. Belki farkına varmamışızdır mevcudiyetinin. Daha önce içine girdiğimizde elimizden tutan, yolumuza yoldaşlık eden, destek veren bir rehber olmamıştır. Belki de tam yola çıkmak istediğimizde, engellenmiş ve bastırılmışızdır. Yolumuzu ve kendi içimizdeki rehberi bulamamışızdır.
Terapi Örneği
Biraz daha somutlaştırmak için bir vaka örneğini inceleyelim. Zeynep 30 yaşında nişanlı genç bir kadındır. Bir bankada finans uzmanı olarak 6 yıldır çalışmaktadır. Son birkaç aydır kendini keyifsiz, ilgisiz, yorgun ve mutsuz hissetmektedir. Bu depresif duygulardan çıkmak için hayatında bazı küçük değişiklikler yapmış, ancak kısa bir süre sonra yine aynı duyguları daha yoğun biçimde hissetmeye başlamıştır. Son zamanlarda yaşamı sonlandırma düşüncelerinin istemsizce gelmeye başladığını fark ettiğinde panikleyerek terapiye başlamıştır.
Zeynep’in kişilik yapısı genel olarak insanlarla uyumlu olmayı, hep toplumun onayladığı şeyleri yapmayı, çatışmadan uzak durmayı içermiştir. Çünkü çocuklukta öğrendiği şey, tartışmaların çok kötü ve çözümsüz şeyler olduğu, ancak insanların takdirini kazanacak davranışlar gösterirse mutlu olunabileceğidir. Bu Zeynep’in içinde döndüğü çemberdir. Nişanlılık sürecinde yaşanan her problemde uyumlu olmak zorunda hissetmiş ve sorunları böyle çözdüğünü düşünmüştür. Ancak içindeki bastırdığı olumsuz duygular bu savunma duvarın altını yavaş yavaş oymaya başlar. En sonunda bir yıkımın kapıda olduğunu sezer Zeynep, nişanlısını sevip sevmediğinden emin olamamaktadır artık. Öfkesi ‘bu ilişkiyi bitir’ der. Kaygısı ise ‘Ailelerin onca emeği ne olacak’ der. Çıkmazda hissetmektedir.
Terapisti ise öfke ve kaygının ardındaki ‘üzüntü’ duygularına odaklanmıştır seanslarda. Zeynep, duygularını ifade ederse terk edileceğini, yapayalnız ve desteksiz kalacağını ve kaybolacağını düşünmektedir. Duygularını bastırdığında ise anlaşılmamış, desteklenmemiş ve yapayalnız hissetmektedir. Zeynep kendi depresif duygularının nedeninin duygularını ifade etmemek olduğunu anlayınca değişim başlar.
Öncelikle nişanlısına rahatsızlık duyduğu şeyleri söylemeye başlar. Nişanlısı önce bunu yadırgar, çünkü bu yeni Zeynep’i tanıyamaz. Ancak Zeynep’in asıl duygularının, asıl ihtiyaçlarının bunlar olduğunu anlamaya başlayınca onu duymaya başlar. İlişkide de değişim başlamıştır. Ardından iş çevresine ve ebeveynlerine de duygularını açık biçimde yansıtmaya başlar. Duygularını ifade ettiğinde insanların bir yere gitmediğini görmek Zeynep’e iyi gelmektedir. Aksine insanlar tarafından duyulmak yalnızlığını hafifletmiştir, kendine güveni artmıştır.
Zeynep terapi deneyimi ile birlikte, kendi içindeki terapisti yaratır. Yaşamında karşısına çıkan sarp kayalıklarda artık kendi emniyet aletleri olduğunun farkındadır ve yolunu nasıl bulacağını biliyordur. Bu sebeple her yolculuğa kucak açabilecek cesareti içinde hisseder. Korktuğu da olur tabii. Ancak eskisi gibi bu korkuyu bastırmak yerine onu dinlemeyi, ve bu korkunun söylediği tehditlere karşı tedbir almayı öğrenmiştir.
Depresif Duygularla Baş Edebilmek
Depresif duygular en çok korktuğumuz, ve bu sebeple en çok kaçındığımız duygulardır. Ancak bizim özümüzdür de. Depresif duygularla başa çıkmanın yolu, onları ele almak, anlamaktan geçer. Bazen bunu tek başımıza yapabildiğimiz gibi, bazen de desteğe ihtiyaç duyarız. Bir dostun, bir ebeveynin, bazen de bir terapistin desteğine… Karanlığın ardında mutlaka bir aydınlık vardır. Hatta belki karanlığı yeterince anlarsak, doğan güneşi daha büyük bir minnetle karşılarız.
Uzman Klinik Psikolog
Beyza Ergen