Therapy is relational, and language is a crucial part of all human relationships [Espín, 2013]
Language lies at the heart of the psychotherapy. It plays a major role in a person’s identity, memories and experiences. The therapeutic alliance, trust and understanding develop through a language.
Using native language during psychotherapy allows a client to express their problems, fears, subtle gestures, cultural symbolism and contradictions more comfortably. According to the American Psychology Association (APA) in 2007, clients who received services in their native language were on average twice as effective as therapy in other languages.
If the clients do not speak in their native language, their freedom and vocabulary are restricted. Due to Language barrier therapist often may not empathies with the client needs as what client expressing and their choice of words might lose in translation.
Therefore the therapeutic relationship between client and the therapist can be negatively affected.
In addition, different cultural backgrounds might affect the interpretation of the therapist and the client might feel that she or he is not being understood.
If the client is willing to reach a therapist who speaks in their native language, it can create better understanding their personal development, culture and reflection.
Terapi ilişkiseldir ve dil tüm insan ilişkilerinin önemli bir parçasıdır. [Espín, 2013]
Psikoterapinin kalbinde ‘dil’ yer alır. Insanın kimliğinin, anılarının ve deneyimlerinin üzerinde önemli rolü vardır. Terapötik ittifak, güven ve anlayış dil yoluyla gelişir.
Psikoterapi sırasında ana dili kullanmak, danışanın sorunlarını, korkularını, ince jestlerini, kültürel sembolizmini ve çelişkilerini daha rahat ifade etmesini sağlar.
2007 yılında Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) yaptığı araştırmaya göre, kendi dillerinde terapi hizmeti alan danışanlar, diğer dillerde terapi alan kişilere oranla ortalama iki kat daha fazla kazanım elde etmektedir.
Eğer danışan kendi dilinde konuşmuyorsa, özgürlüğü ve sözcük dağarcığı kısıtlanır. Kendini ifade etmekte zorlanır. Terapistle bağ kurmakta zorlanabilir.
Dil engeli nedeniyle terapistte, danışanın ihtiyaçlarını anlamada ve empati kurmakta zorluk yaşayabilir. Bu yüzden terapist ve danışan arasında ki terapötik ilişki olumsuz yönde e etkilenebilir.
Buna ek olarak, farklı kültürel geçmişten geliyor olmak terapistin yorumunu etkileyebilir ve bu durum da danışan doğru anlaşılmadığını düşünebilir.
Eğer danışan ana dilinde konuşan bir terapiste ulaşabilirse, kişisel gelişimini, kültürünü ve yansımalarını daha iyi anlatabilir. Güven ve bağ duygusu geliştirerek terapi hizmetinden daha iyi verim alabilir.