Cinsel Mitler
Cinsellik deyince aklınıza ne geliyor?
Peki cinselliği düşündüğünüzde nasıl bir duygu hissediyorsunuz?
Bu soruların cevabı cinselliğe bakış açınızla ilgili ipuçları verebilir. Buraya dikkat, çünkü cinsellikle ilgili yanlış bilgiler, yani mitler, siz farkında olmadan sizin cinselliğe bakış açınızı ve cinsel yaşamınızı olumsuz yönde etkileyebilir. ‘Mit’ (Myth) adı üstünde şehir efsanesi, toplumda kulaktan kulağa aktarılan, gerçek zannedilen, ancak gerçekle ilgisi olmayan bilgi anlamına gelir. Cinsel mitler ise, kişinin cinsellikle ilgili doğru zannettikleri, abartılı, yanlış ve bilimsel tutarlılığı olmayan inanışlara denir.
İnsanların cinselliği merak etmesi kadar doğal bir şey tabii ki yoktur. Ancak bazı toplumlarda yeterli bilgilendirme uzmanlar tarafından yapılmadığında, ya da anne ve babalar cinsellikle ilgili konuşmaktan rahatsızlık duyduklarında o bilgi boşluğunu cinsel mitler doldurur. Bu yanlış bilgiler, cinsel işlev bozukluklarına, kaygı bozukluklarına ya da depresyona yol açabilecek kadar geniş bir problem yelpazesine sahip. Cinsel Terapide yola önce bu yanlış bilgileri düzeltmekle başlıyoruz. Cinsel mitlerin değişmesi, doğru bilgilerin öğrenilmesi cinsellikle ilgili yaşanan sorunların çözümü konusunda oldukça yardımcı oluyor. Öyleyse burada da paylaşalım. Cinsellikle ilgili en sık görülen mitler, ve doğruları nelerdir?
- Erkeklerde cinsel organın büyüklüğü önemlidir. Cinsel organın büyük olması kadının daha çok keyif almasını sağlar.
Çok tanıdık bir ifade değil mi? Ancak bu inanış doğru değil. Çünkü cinsel ilişkide haz almak cinsel organ büyüklüğü ya da küçüklüğü ile ilişkili değildir. Cinsellikte alınan hazzın çiftlerin iletişimi, uyumu, duygusal paylaşım, motivasyon gibi bir çok psikolojik unsuru içerir. Aynı zamanda kadın cinsel organı, yani vajinanın dış kısmı sinir hücrelerince bolca zengin ve dokunma hissine duyarlıdır, ancak iç kısmı duyarsızdır. Dolayısıyla penisin büyük ya da küçük olması algılanan histe bir değişiklik yaratmaz.
- Kadın sevişmeyi başlatmak istememelidir. Erkek ise sevişmek için daima istekli ve hazırdır.
Özellikle cinsiyet rollerine yüklenen işlevsiz anlamlar cinsel hayatı olumsuz yönde etkiliyor. Bu inanışın aksine bir kadın da sevişmeyi başlatmak isteyebilir. Bu onun ahlaksız olduğu anlamına gelmez, sağlıklı bir yetişkin olduğu anlamına gelir. Erkeğin de her zaman ilişkiyi isteme, başlatma gibi bir zorunluluğu yoktur. Zaman zaman partnerinden bekleyebilir, onun başlatmasını isteyebilir, ya da isteksiz olabilir.
- Sevişmek hakkında konuşmak büyüyü bozar.
Cinsellikle ilgili bilgi alışverişini baltalayan ve cinselliğin gelişmesini engelleyen bir mittir. Bu mit nedeniyle partnerler birbirlerine sevdikleri ya da sevmedikleri şeyleri söylemezler. Bu hikaye mutsuz biçimde sürer. Cinsel ilişki öncesinde, sırasında ya da sonrasında konuşmak, çiftlerin birbirlerini yönlendirmeleri, bilgilendirmeleri cinsel yaşamı iyileştirir, zenginleştirir. Bu yüzden sevişin de, konuşun daJ
- Cinsel organlar ve cinsel sıvılar pistir.
Cinsellikte tiksinme duygusunu tetikleyecek ve kaçınmalara neden olabilecek bir cinsel mittir. Cinsel organlar doğaları gereği kirli, mikroplu bölgeler değildir. Kadın cinsel organı kendi PH düzeyini ve hijyenini koruyacak bir mekanizmaya sahiptir ve sürekli olarak kendini temizler. Erkek spermi ise tamamen steril bir sıvıdır. Bir düşünün, Spermde bir tane mikrop ya da bakteri olsaydı, rahimde döllenme ile embriyo oluştuğunda, doğacak çocukların hepsi hastalıklarla doğardı.
- Penis vajinaya zor girer ve acı verir. İlk cinsel birleşme kadın için acı vericidir.
Bu cinsel miti başımızdan savmak için vajinayı biraz tanımakla işe başlayalım. Kadın üreme organında idrar yolu ve vajina olmak üzere iki açıklık vardır. Vajina cinsel birleşmenin ve doğumun gerçekleştiği açıklıktır. Vajinanın kas yapısı tıpkı bir büzgülü etek gibidir. Esner ve sonra tekrar daralır. Doğum sırasında bebeğin geçebileceği kadar esneyebilen ve sonra tekrar büzülebilen bir yapı, penis girişi söz konusu olduğunda da gayet rahatlıkla esneyebilir. Aynı zamanda ön sevişme, dokunma ya da başka bir motivasyon kaynağı yardımı ile kadının cinselliğe hazırlanmasıyla, vajinanın iç yüzeyinde kaygan şeffaf bir sıvı salgılanır. Islanma dediğimiz bu durum gerçekleştiğinde penisin vajinaya girişi acı hissi yaşatmaz. Cinsel birleşmede acı hissine neden olan şey, vajinada ıslanma evresi gerçekleşmeden cinsel birleşme denenmesidir.
- Cinsel ilişkide bir kez sorun yaşanırsa bu tekrarlayacaktır.
Cinsel ilişki sürecini performans gibi algılama, yaşanan herhangi bir aksiliği başarısızlık olarak görmek, ya da karamsar bir bakış açısıyla bunun hep tekrarlayacağını düşünmek çok da sağlıklı ve doğru bir bakış açısı değil. Kadın da erkek de cinsel ilişki yaşarken mükemmel olmak zorunda değil. Bir kadın ya da erkek, bir ilişkide orgazm olmayabilir, uyarılmayabilir ya da istemediği başka bir durumla karşılaşabilir. Daha sonra bunları tekrar yaşamayabilir. Bu konularda mükemmeliyetçi ve zorlayıcı olmak yerine bu yaşananların doğal olduğunu bilmekte fayda var.
- Mastürbasyon zararlıdır. Oral seks güvensizdir.
Cinsellikte bazı davranışları anormal olarak kodlamak sık görülen yanlış inanışlardandır. Mastürbasyon, oral sex, fantezi kurmak ya da başka herhangi bir davranış… Yetişkin iki insan birbiriyle istediği cinsel eyleme girmekte özgürdür. Cinsellikte yasak diye bir kavram yoktur. Normal olmayanın sınırını şuradan çizebiliriz. Çiftlerden birinin diğerini herhangi bir şeye zorlaması anormal bir durumdur ve kabul edilemez.
Sonuç olarak, cinsellik kadın için de erkek için de öğrenilen, değişen, gelişen bir süreçtir. Size olumsuz duygular yaşatan eksi inançlarınızdan kurtulmanız, daha keyifli bir cinsel yaşamın kapılarını açacaktır.