Hep Güçlü Olmalıyım İnancı: Duygulara Alan Açmak Neden Bu Kadar Zor?
Hep Güçlü Olmalıyım İnancı: Duygulara Alan Açmak Neden Bu Kadar Zor?
Toplumda sıkça karşılaştığımız, hatta zamanla içselleştirdiğimiz bir ifade vardır:
- “Güçlü olmalıyım.”
Birçok birey, bu cümleyi yalnızca bir düşünce olarak değil, yaşam biçimi haline getirmiştir. Ancak bu inanç, ne kadar sağlıklı ve sürdürülebilirdir? Gerçekten güçlü olmak mı istiyoruz, yoksa sadece güçlü görünmeye mi çalışıyoruz?
Güçlü Olmak mı, Güçlü Görünmeye Çabalamak mı?
Pek çok insan, zorlayıcı duygularla baş başa kaldığında bile yardım istemekten çekinir, duygularını bastırır ve “dayanmalıyım” diyerek içsel ihtiyaçlarını görmezden gelir.
Oysa burada önemli bir ayrım bulunur:
- Gerçek güç, duyguları inkar etmek değil, onlara rağmen ilerleyebilme kapasitesidir.
- Güçlü görünmeye çalışmak ise çoğu zaman bir savunma mekanizmasıdır ve bireyin kırılgan yanlarını maskelemeye yönelik bir çabadır.
“Güçlü Olmalıyım” İnancı Nereden Doğar?
Bu katı inanç genellikle bireyin çocukluk ve gençlik dönemindeki deneyimlerle şekillenir:
- Duygularını ifade ettiğinde küçümsenen bir çocuk,
- Zorlandığında destek bulamayan bir ergen,
- Ağladığında “zayıf” ya da “aşırı hassas” olarak etiketlenen bir genç yetişkin…
Bu tür deneyimler, bireyin duygusal ihtiyaçlarını bastırmasına ve zamanla bu bastırmayı “dayanıklılık” ya da “güç” olarak tanımlamasına yol açabilir. Ancak bastırılan her duygu, başka bir biçimde kendini ifade etmeye devam eder.
Bu İnancın Psikolojik Yansımaları Nelerdir?
Uzun vadede, “hep güçlü olmalıyım” düşüncesi bireyde çeşitli psikolojik zorlanmalara neden olabilir:
- Tükenmişlik hissi ve duygusal yorgunluk
- Yakın ilişkilerde mesafe ve bağ kurmada zorlanma
- Bastırılmış öfke, kaygı ya da üzüntü
- Yalnızlık hissi ve destek istemekte güçlük
- Zamanla, birey kendi iç dünyasına yabancılaşabilir ve en temel ihtiyaçlarını bile görmezden gelmeye başlayabilir.
Gerçek Güç Nerede Başlar?
Psikolojik sağlamlık, duygularla sağlıklı bir ilişki kurabilme becerisiyle başlar.
Birey, ancak duygularına alan tanıyabildiğinde, ihtiyaçlarını fark edip dile getirebildiğinde ve gerektiğinde yardım alabildiğinde içsel olarak güçlenebilir.
Unutmamak gerekir ki:
- Yardım istemek bir zayıflık değil, içgörü ve olgunluk göstergesidir.
- Duygularımızı ifade edebilmek, hem kendimizle hem de başkalarıyla bağ kurmanın temelidir.
Sonuç olarak, “güçlü olmak” her zaman duyguları bastırmakla değil, onları kabul etmekle başlar. Kırılganlıklarımızı sahiplenmek, gerçek gücümüzü inşa etmenin ilk adımıdır.

