Cinsellik ve Cinsel Mitler
Cinsellik kavramı, canlı olmanın temelinde var olan önemli bir ihtiyaçtır. Bu kavram daha çok fizyolojik bir algı ile yorumlansa da aslında duygusal ve bilişsel doyumu da içeren psikosomotospirtüel bir kavramdır. Yani başka bir deyişle hem duygulara hem de kişinin zihinsel doyumuna hitap eder. Cinselliğe bakış açısı ile ilgili kavramlar, kişinin sosyo kültürel yapısı, kendilik algısı, toplumsal koşullar ve deneyimlerle şekillenir. Bu yapılanma kişilerin cinsellikle ilgili kavramlar hakkında doğru ve yanlış çok fazla fikir üretmesine, bu fikirleri yanlış ve doğru bilgilere dönüştürerek yaymasına sebep olmuştur.
Cinsellikle ilgili tüm bu yanlış fikirler, cinsel mitler olarak tanımlanmıştır. Tüm bu yanlış bilgi kirliliği kişiler üzerinde aşırı bir anksiyete oluşturmasıyla beraber cinsel işlevin bozulmasına yol açmaktadır. Araştırmalara göre erkeklerde daha çok performans kaygısı, başarı, güç gibi kavramlarla tetiklenirken, kadınlarda suçluluk yetersizlik ve kaygı daha fazladır.
Sıkça karşımıza çıkan mitlerden bazıları şunlardır:
-Tüm fiziksel yakınlaşmanın sonucunda seks yaşanmalıdır.
-Kadının ilk birleşme sırasında, vajinasından kan gelmiyorsa o kadın bakire değildir.
-Sevişmeyi erkek başlatmalıdır, eğer başlatan kadınsa ahlaksız olur.
-İyi bir seksin sonucu, mutlaka orgazm ile bitmelidir.
-Cinsellik hakkında konuşan ve sürekli dile getiren kişiler sapkındır.
-Seks sırasında kadın ve erkek aynı anda orgazm olmalıdır.
-Erkeğin seks sırasında sertleşememesi, eşinin çekici olmadığı anlamına gelir.
-Bisiklete binmek kızlık zarını bozar.
-Cinsel ilişkide penis boyu çok önemlidir.
-Erkek cinsellik konusunda hep isteklidir, her zaman bunu yaşamak adına hazırdır.
-Erkekler kadınlara göre sekse daha düşkündür.
-Libidosu yüksek insanlar sadece seksi düşünürler.
Tüm bu yanlış inanışlar erkek ve kadının cinsellikle ilgili yaşadığı başarısızlıkların temelini oluşturur. Çünkü yanlış inanış, yanlış eylemi ve duyguyu barındırır. Bilgilerinizi tekrardan gözden geçirmeniz dileğiyle…

