Duyguları Bastırma Şeması
Duyguları Bastırma Şeması
Var olan sorunlarınızı, duygularınızı, isteklerinizi ifade etmekte zorlanıp hatta dile getirmenin aklınıza bile gelmediği oluyor mu?
Ya da içinize atıp sonra hiçbir zorlanma yaşamamış gibi hayatınıza devam etmeye çalıştığınız?
Keşke hiç yaşamamış gibi devam edilebilse ancak biliyoruz ki içimize attıklarımız dışarı çıkmanın bir yolunu hep bulur.
Gelin içine atma, sorunları konuşamama davranışı neden olur önce buna bakalım… Birçok kişi güçlü görünmenin, duygularını kontrol edebilmenin ya da acılarını belli etmemenin erdem olduğunu düşünüyor. Oysa bu yaklaşım, duyguları bastırma şemasının görünmez ipleriyle bireyin hayatını şekillendiren bir savunma mekanizması haline gelebiliyor.
Peki Duyguları Bastırma Şeması nedir?
Duyguları bastırma şeması, bireyin çocukluk ya da ergenlik döneminde geliştirdiği bir başa çıkma stilidir. Bu kişiler, hissettikleri yoğun duyguları (üzüntü, öfke, korku, kırgınlık, hatta sevinç) bastırarak veya görmezden gelerek yaşamlarını sürdürmeye çalışırlar. Bu şema genellikle "duygularım önemsizdir", "duygularımı gösterirsem zayıf görünürüm" ya da "kimse benim duygularımla ilgilenmez" gibi temel inançlardan beslenir.
Duyguları Bastırma Şeması Nasıl Gelişir?
Duyguları bastırma şeması çoğu zaman duygusal ihmal ya da bastırılmış bir aile ortamında gelişir. Ailede duygular konuşulmuyorsa, çocuğun ağlaması "abartı" olarak görülüyorsa, öfkesine karşılık cezalandırılıyorsa ya da mutluluğunu ifade ettiğinde küçümseniyorsa çocuk, duygularını göstermek yerine onları içselleştirmeyi öğrenir. Bu da zamanla kalıcı bir davranış biçimine dönüşür. Evde ebeveynler de kendi duygularını ifade etmiyor duygudan uzak bir ev ortamı varsa da çocuğun repertuarına duygularını ifade edebilme yerleşmez, duygularının farkında bile olmadan yaşar.
Kişi duygularını ifade etmemeyi, bastırmayı öğrendiğinde konuşulamayanlar dışarı çıkmanın bir yolunu elbet bulur. Freud şöyle der: ‘’İfade edilmemiş duygular asla ölmez, sadece diri diri gömülür ve sonradan daha korkunç şekillerde tezahür eder.’’ Yani duygularımızı, düşüncelerimizi, sorunlarımızı ifade etmediğimizde bazen bedenimizde yaşadığımız sorunlar ile ortaya çıkar konuşulmayanlar; cilt problemleri, mide-bağırsak problemleri, kas ağrıları, kronik yorgunluk gibi psikosomatik belirtiler olarak ortaya çıkabilir.
Bazen ifade edilmeyenler öfke patlamaları olarak ortaya çıkar. Uzun süre bastırıldığında bir anda kontrolsüzce dışarı çıkar.
Duygularını ifade edemeyen insanlar yakın ilişki kurmakta da zorlanırlar, ilişki problemleri yaşarlar. Uykusuzluk, depresif hissetme de diğer beklenen sonuçları olabilir.
Duyguların zararlı değil, yaşamsal işaretler olduğunu unutmamak gerekir. Bir insanı güçlü yapan şey, duyguları bastırmak değil, duygularını anlamak ve ifade etmektir.
Duyguları bastırmak, kısa vadede koruyucu bir kalkan gibi görünse de, uzun vadede kişinin hem kendisiyle hem çevresiyle olan bağlarını zayıflatır. Bu şema ile yüzleşmek cesaret ister, fakat duygularla barışmak, yaşamla barışmaktır. Duygularınıza yer açın — çünkü hissetmek, yaşamanın en gerçek hâlidir.

