Duygularımla Yiyorum! Duygusal Yeme Durumu
Duygusal yeme, kişilerin yaşadıkları duygusal zorluklar veya stresli durumlarda yiyecek tüketimini arttırmasıdır. Bu durum, yeme davranışını kontrol edememe ve aşırı yeme ile sonuçlanabilir.
Çoğu zaman stres, kaygı, üzüntü, öfke, yalnızlık gibi duygusal sorunlarla baş etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu durumda, kişi kendini rahatlatmak veya kendini iyi hissetmek için yiyecek tüketimine yönelir. Ancak, bu durumda tüketilen yiyecekler genellikle abur cubur veya yüksek kalorili yiyeceklerdir ve aşırı tüketimi kilo alımına neden olabilir.
Duygusal yeme, genellikle bir döngü halinde devam eder. Kişi duygusal bir zorlukla karşılaştığında, yiyecek tüketimini artırır ve kendini geçici olarak iyi hisseder. Ancak, daha sonra, tüketilen yiyeceklerin neden olduğu kilo alımı, kendine güvensizlik ve yetersizlik hissi, daha fazla duygusal zorluklara yol açar ve bu da daha fazla duygusal yeme davranışına yol açar.
Bu durumun fizyolojik mekanizması oldukça karmaşıktır ve birden fazla faktörün etkisi altındadır.
Ancak, duygusal yeme durumunun bazı fizyolojik mekanizmaları şunları içerir:
- Stres hormonu salınımı: Duygusal yeme durumunda, stres hormonu olarak adlandırılan kortizol seviyeleri yükselir. Bu hormon, kişinin duygusal durumunu düzenleyen beyin bölgelerini etkileyerek, açlık ve tokluk hissini regüle eden hormonal düzenleyicilerin çalışmasını olumsuz etkiler; açlık-tokluk sinyalleri düzenli çalışmaz.
- Beyin kimyasalları: Duygusal yemenin fizyolojik mekanizmalarından biri, beyindeki bazı kimyasalların (serotonin, dopamin vb.) düzeylerindeki değişikliklerdir. Bu kimyasallar, beyindeki keyif merkezlerini etkileyerek, yeme davranışını düzenler. Olumsuz duygu durumu ile düşen kimyasal seviyeleri yüksek glisemik indeksli gıdaların hızlıca kana karışmasıyla yükselir ve haz verir.
- Leptin ve ghrelin hormonları: Leptin, vücutta yağ depolarının seviyesini düzenleyen bir hormondur. Ghrelin ise, açlık hissini düzenleyen bir hormondur. Duygusal yeme durumunda, leptin ve ghrelin hormonlarının düzeylerinde değişiklikler olabilir ve bu da açlık hissini artırabilir.
- Yemekle ilişkili ödüllendirme sistemleri: Duygusal yemenin fizyolojik mekanizmalarından biri, yiyecek tüketimiyle ilişkili ödüllendirme sistemlerinin etkisidir. Bu sistemler, beyindeki keyif merkezlerini etkiler ve yiyecek tüketimini arttırır.
- Bellek: Bellek, yeme davranışını düzenleyen bir başka fizyolojik mekanizmadır. Duygusal yeme durumunda, kişi, daha önceki benzer duygusal durumlarda yaptığı gibi, yiyecek tüketimiyle kendisini rahatlatmayı hatırlayabilir ve bu da yeme davranışını artırabilir.
Bu fizyolojik mekanizmaların hepsi, duygusal yemenin altında yatan karmaşık bir süreçtir ve her bir kişi için farklı faktörler etkili olabilir.
Yeme davranışının öğrenilmiş boyutu
Ancak bununla birlikte yeme davranışının öğrenilmiş bir boyutu da vardır. Açıklamak gerekirse oral fiksasyon, psikodinamik teoride, çocukluk dönemindeki gelişim aşamalarından biri olarak tanımlanır ve kişinin ağzıyla ilgili dürtülerin baskın olduğu bir aşamadır. Bu aşama, kişinin doyum ihtiyacının ağırlıklı olarak emme, yutma ve çiğneme yoluyla karşılandığı bir dönemdir.
Psikodinamik teoriye göre, oral fiksasyon yaşayan kişilerin, duygusal yeme davranışı sergileme olasılığı daha yüksektir. Bunun nedeni, oral fiksasyonun, kişinin doyum ihtiyacının ağırlıklı olarak ağız yoluyla karşılanması ile ilgili olmasıdır. Bu durum, kişinin, stresli ve duygusal durumlarda, ağız yoluyla tatmin arayışına girmesine neden olabilir. Bu durum duygusal yeme, sakız çiğneme, sigara tüketimi, alkol tüketimi, sürekli konuşma gibi farklı şekillerde de görünebilir.
Üzüntü, öfke, yalnızlık, kaygı gibi bir çok duygu kişilerin baş etme sınırlarını zorladığında otomatik olarak haz arayışı, konfor arayışı gündeme gelir. Duygusal yeme de en sık başvurulan yöntemlerden biridir. Ancak, oral fiksasyon yaşayan her kişi bu davranışı sergilemez. Kişinin genel psikolojik durumuna, yaşadığı stresli durumların niteliğine ve diğer kişisel faktörlere bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Birçok insanın karşılaştığı bir sorundur ve çeşitli psikolojik ve terapötik yöntemlerle tedavi edilebilir. Burada öncelik, kişinin duygusal mekanizmalarını çalışmak olur. Çünkü ortada hala baş edilmesi gereken, uzaklaşıp konfor aranan bir sorun varken duygusal yeme davranışı çözülse dahi farklı bilinçdışı stratejiler geliştirilir. Dengeli bir terapi süreci kişinin hikayesindeki duygusal süreçlerin işlenip çözümlenmesine ve sağlıklı baş etme stratejilerinin gelişimine katkı sağlar.
Uzm. Klinik Psk. Zeynep Hilal Çelik