Sürekli Kaygılı Hissetmek: Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Siz de sürekli kendi kendinize düşündüğünüzü, kafanızda geçmişe ve geleceğe yönelik felaket senaryoları oluşturduğunuzu, kafanızın yerinde olmadığını fark ediyor ve buna engel olamıyor musunuz? Bunlardan kaynaklı iş, ev ve akademik hayatınızda zorluklar yaşıyor ve sizi daha fazla kaygıya mı sürüklüyor? O zaman belki de bir uzmandan yardım alma vakti gelmiştir..
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Nedir?
Gündelik yaşamımızın bir parçası olan kaygı, aslında belirli bir düzeye kadar hepimizde olması beklenen bir durumdur. Çünkü orta düzeyde bir kaygı, karşılaşacağımız problemlerle baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı sağlar, çalışmaya yönelik motivasyonumuzu arttırır, tehlike anlarında hızlı karar vermemizi sağlar. Örneğin, bir öğrencinin ertesi günü sınavı varsa, belirli bir düzeye kadar kaygısı olmazsa sınava çalışması için de motivasyonu kalmayacaktır.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu ise kişinin içinde bulunduğu duruma oranla daha şiddetli devam eden sürekli ve aşırı bir şekilde endişeli olma halidir. Bu endişelilik hali en az 6 ay sürmeli ve kişinin işlevselliğini olumsuz etkilemelidir. Kişinin endişeli olduğu durumlar sağlık, iş, para, romantik ilişki gibi herhangi bir konuda olabilmektedir. Hatta bazen kişi gün içerisinde o kadar endişeli olabilmektedir ki ne için kaygılandığını fark edemeyebilir. Kişinin uykuları bozulur; uykuya dalamama, uyku arasında kaygılı bir şekilde uyanma, sabah erkenden uyanma ve tekrardan uyuyamama gibi uyku ile ilgili bozukluklar ortaya çıkar. Zihni ya sürekli geçmişteki olaylardadır ya da gelecekte karşılaşabileceği kötü olasılıklarda takılı kalmıştır. Kişi endişelerinin olması gerektiğinden fazla olduğunun farkındadır ancak bir türlü kaygılarını azaltamaz. Bazen bu kaygılar kendisini bedensel belirtiler olarak da gösterebilmektedir: Baş ve vücut ağrıları, halsizlik, sinirlilik, yutma zorluğu, panik atak belirtileri (titreme, terleme, kusma, baş dönmesi, kalp çarpıntısı v.b.).
Yaygın Anksiyete Bozukluğunun Oluşma Sebepleri
Bu bozukluğun oluşumunda genetik, mizaç, kalıtımsal etkenler, kişilik yapısı ve stres faktörleri etkili olmaktadır. Genelde ergenlik ve genç erişkinlik dönemlerinde ortaya çıkar. Ancak yavaş yavaş başlayan ve kendini belli etmeyen bu rahatsızlıkta çoğu zaman belirtilerin ortaya çıkışından uzun bir süre sonra tedaviye başvurulur. Genelde kişi bu süreçte bozukluğun yarattığı problemlerle uzun süre uğraştığı için kendini umutsuz, yorgun ve tükenmiş hissedebilir. Bozukluğun belirtileri dönem dönem alevlenme ve iyileşmelerle kendini gösterir, stresli yaşam durumlarında çoğunlukla alevlenmeler ortaya çıkar.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tedavisi
Kişi öncelikle bir psikiyatri uzmanına başvurarak, değerlendirmeden geçmelidir. Bazı fiziksel rahatsızlıkların da (hipertriodi v.b.) kaygı belirtilerine yol açacağı unutulmamalı ve belirtilerin fizyolojik bir hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmelidir.
Çoğu psikolojik rahatsızlıkta olduğu gibi ilaçlı tedavi ve psikoterapi bu hastalıkta etkililiği kanıtlanmış tedavi yöntemleridir. Genelde ikisinin birlikte kullanımıyla birlikte kişi tedaviden yarar görmektedir. Ancak bir tedaviye karar vermek için uzmanla birlikte değerlendirme yapılmalıdır. Çünkü her tedavi yöntemi her kişiye iyi gelmeyebilir.
Uzm. Klinik Psikolog Yaşar Emre Ertürk