Yemek Yeme Bozuklukları
Yeme bozukluklarının toplumda görülme sıklığı gün geçtikçe artmakta olup giderek daha ciddi bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Görülme sıklığındaki bu artışın pek çok nedeni olabilir. Bu nedenler arasında tanı koyma ve değerlendirme araçlarındaki gelişmeler, tedavi seçeneklerindeki ilerlemeler, hastalığa karşı giderek artan farkındalık düzeyi ve Batı kültürü toplumlarında kişinin başarılı ve mutlu hissetmek için uygun bir vücuda sahip olma şartını öne süren baskıların artışı sayılabilir. Olumsuz beden imajı ve düşük benlik saygısı, şişmanlamaktan korkma, kronik biçimde diyet yapma ve zayıf olmaya yönelten sosyal baskıların olması, yeme bozuklukları için belirtilmiş risk faktörlerinden bazılarıdır.
Yeme bozuklukları genelde ergenlik ya da erken erişkinlik dönemlerinde ortaya çıkar, ancak bazı bildirilen olgularda çocuklukta veya erişkinliğin ileri dönemlerinde de ortaya çıktığı gösterilmiştir. Anoreksiya nervoza genel olarak en sık erken-orta ergenlik, Blumia nervoza ise en sık geç ergenlik ve erken erişkinlik dönemlerinde ortaya çıkmaktadır.
Yeme bozuklukları özellikle genç kadınlar arasında olmak üzere, sıklığı ve önemi giderek artan bir halk sağlığı sorunudur. Yeme bozukluğu olan hastalar depresyon, anksiyete, madde kötüye kullanımı ve özkıyım gibi psikolojik ve sosyal sorunlar için de risk altında bulunmaktadırlar. Yeme bozukluklarına bağlı olarak yaşam kalitesinde azalma, üreme yetisinin kaybı, ciddi tıbbi sorunlar ve mortalite gibi komplikasyonlar görülebilir. Bu noktada yeme bozukluklarının erken tanısı için yapılacak etiyolojik çalışmalar ve hastalığın tedavisinde dikkat edilecek etkenlere odaklanan araştırmalar önem kazanmaktadır.
Ergenlerde anoreksiya nervoza tedavisine aile üyelerini katılımının önemini destekleyen kanıtlar bulunmakla beraber, ebeveynlerin fazla eleştirel olduğu durumlarda birlikte aile terapisi yerine ayrı aile grupları daha uygun olabilir. Erişkin hastalar için ise tedaviye aile üyelerinin katılmasını destekleyen bulgular sınırlı olup, bireysel psikoterapinin daha üstün olabileceği bulunmuştur. Anoreksiya nevroza da yeterli ve yavaş kilo alımı hedeflenmelidir. Tedavideki temel başarı ölçüsü, beden imgesi bozukluğunun iyi ele alınmasına dayanır. Bu yüzden tedavinin ilk hedefi, beden imgesi bozukluğunun düzeltilmesi olmalıdır. Kognitif-davranışçı psikoterapi beden imgesi bozukluğunun düzeltilmesinde oldukça etkilidir.