Korkuyorum….
Korkuyorum… Evet, korkuyoruz. Geride kalanlar olarak yavaş yavaş yaşama adapte olsak da içimizdeki huzursuzluk, zihnimizdeki endişe devam ediyor olabilir. Çünkü bir anda, başımıza felaketler gelebileceğini, ailemizi, sevdiklerimizi, şehrimizi kaybedebileceğimizi gördük. Güvende hissetmiyoruz. Çaresizlik ile öfkenin birbirine en yakın olduğu zamanlardayız belki de.
Evet, zaman geçtikçe günlük hayata adapte olmaya başlıyor ve yaşananları zihnimizin arkasına atıyoruz. Ansızın hatırladığımızda ise suçluluk, üzüntü, öfke, çaresizlik duyguları saniyesinde hücum ediyor tüm benliğimize. Yaşama devam etmek ile edememek arasındaki bu sıkışmışlık bizi sandığımızdan farklı etkiliyor aslında.
Daha önce çok duyduk biliyorum, ama doğru. Bu süreçte hepimizin baş etme şekli farklı.
- Uykuya dalmakta güçlük çekiyor veya sabahları yorgun-sanki hiç uyumamış gibi kalkıyor olabilirim. Hatta geceleri de uykum bölünüyor olabilir.
- Zaman zaman hiçbir şey yiyesim gelmiyor, zaman zaman da tıkınırcasına yiyor olabilirim.
- Sigara-alkol gibi zararlı madde kullanımım artmış olabilir.
- Daha umutsuz hissediyor olabilirim bu yüzden ya kendimi hayattan kopuk hissederim ya da daha hırçın ve tahammülsüz.
- Huzursuz hissediyor, ne yaparsam yapayım tat alamıyor olabilirim.
- Direncim azalmış olabilir. Hem fiziksel olarak daha kolay hasta oluyor olabilirim. Hem de duygusal olarak daha yıpranmış hissediyor olabilirim.
- Sosyal ortamlarda huzursuz hissediyor, yalnız kalmak istiyor olabilirim.
- Beni hiç kimse anlamayacakmış gibi hissedip başkalarının kendi hayatlarındaki koşturmalarına tahammül edemiyor olabilirim.
Korkuyorum dediğimiz bu noktada, yaşadığımız sürecin zorluğunu kendimize hatırlatmak, öz-şefkati esirgememek ve sosyal çevremizle birlikte bu süreci atlatacağımızı bilmek oldukça önemli olacak. Yorgunuz. Kırgınız. Dağınığız. Ama hep birlikte toparlayacağız. Sosyal ilişkilerimizle, günlük rutinimizle enerji depolayacağız ve uzun vadede yaralarımızı saracağız.
Uzm. Klinik Psk. Zeynep Hilal Çelik

